Peter A. Levine ve Maggie Kline’nin yazdığı “Ey Travma Bizden Uzak Dur!” isimli kitapta, insanların yaşadıkları olumsuz olayları unutmaya çalışmalarının aslında travmaya sebep olduğu, bunun yerine bu olayları anlatmaları gerektiğine vurgu yapılmaktadır. Bazen başkalarına anlatamadığımız üzüntülerimiz olur ve bunları zihnimizin karanlık odalarına hapsedip üzerine toprak atmak bizi daha karamsar ve üzgün yapacaktır. Bu yüzden, yaşadığımız olaylar karşısındaki hislerimizi gün yüzüne çıkarıp, kimseye anlatamadıklarımızı kendimize anlatmamız gerekmektedir.
Yazmak bir nevi konuşmaktır. Bir terapiste gitme hissiyatı verir insana yaşadıklarını kelimeler ile buluşturması. Yaşadığımız olumsuzluklar karşısında hissettiğimiz duygusal travmayı harflere boncuk dizer gibi dizip, kelimeler ile buluşturmak, içimizdeki kırgınlıkları, korkuları, hüzünleri, nefreti ilmek ilmek işlemektir. Yazmak bir etamini işler gibi üzüntülerimizi sanata dönüştürmektir. Online bir günlük edinip yazarak, tozlu sandıklar içerisine saklamak isteyeceğimiz sırlarımızı gün yüzüne çıkarmak bizi hafifletecektir. Arasına naftalin koyup kat kat örtülere sarınca unutacağımıza olan inancımızın bize verdiği ıstırabı azaltacaktır yaşadıklarımızı yazıya dökmek.
Sanat terapisi, müzik terapisi gibi günümüzde yaygın olarak kullanılan anı terapisi; insanların yaşadıklarını yazıya dökmelerini öngörmektedir. Burada amaçlanan kişinin sadece yaşadıklarını yazması değil, olaylar sırasında hissettiği korkularını, üzüntülerini, endişelerini, heyecanını, söylemek istediklerini, söylemekten korktukları şeyleri de online günlüğünde, yazıya dökerek, iç ve dış dinamiklerinin neden olduğu çatışmaları bilinçaltından bilinç seviyesine çıkarmaktır. Yaşanılan travmalar sonucunda depresyon, yeme bozuklukları, anksiyete, stres bozukluğu, iletişim becerilerinin kaybedilmesi gibi olumsuzluklar ortaya çıkmaktadır. Anı terapisi, yani yaşanılan olayları dijital bir günlükte yazıya dökmek iyileşme yolunda atılacak en iyi adımdır.
Duygusal, fiziksel ve psikolojik açıdan yazı yazmanın iyileştirici etkisi vardır. Travmaları yazıya dökerek onlarla yüzleşmek, acılarımızı kabul etmek, ne kadar üzüldüğümüzü ve yıprandığımızı kendimize itiraf etmek olayların üstesinden gelmek için bize güç verecektir. Yaşadığımız olaylar karşısındaki hislerimiz soyuttur. Bunları yazıya dökmek hislerimizi somutlaştırır ve hislerimizle yüzleşebilmemizi sağlar. Yaşanan olayları geri alma, yaşanmasını engelleme gibi bir güce sahip değiliz ama olaylar karşısındaki hislerimiz ile sohbet ederek kendimizi iyileştirebiliriz. Duygularımızı yok saymak kendimizi yok saymaktır. Online günlüğümüzde açtığımız bir bölüme bizde olumsuz izler bırakan olayları ve o olaylar karşısında hissettiklerimizi yazarak olayın içindeki kendimiz ile konuşabilir, her şeye rağmen kendimizi sevdiğimizi söyleyebiliriz.
Yaşantımız bizim bir parçamızdır. Ruhsal açıdan kendimizi iyi hissetmek için bir bütün olmamız gerekir. İşte bu yüzden yaşadığımız olayları görmezden gelemeyiz, unutmaya çalışamayız. Yaşadığımız her olay benliğimizde iz bırakır. Olumsuz izleri de kabul etmemiz, onlarla yüzleşmemiz gerekir. İnsanın kendisi ile konuşması, kendisi ile dertleşmesi kendisi için yapacağı en büyük iyiliktir. Çünkü insan önce kendini affetmeli ve kendisi ile barışmalıdır. Yazmak, yazarak anlatmak, yazarak dertleşmek bir iyileşme çabasıdır. Bir umuttur. Kendimiz için bir iyilik yapalım ve online bir günlük açıp, omuzlarımızdaki tüm yükü dijital günlüğümüzün sayfalarına bırakalım.